SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

EMEKKE VE MEDİNE MESCİDİNDE NAMAZIN FAZİLETİ

<< 604 >>

باب: فضل الصلاة في مسجد مكة والمدينة.

1. Mekke Ve Medine Mescitlerinde Namazın Fazileti

 

حدثنا حفص بن عمر: حدثنا شعبة قال: أخبرني عبد الملك، عن قزعة قال: سمعت أبا سعيد رضي الله عنه أربعا قال: سمعت من النبي صلى الله عليه وسلم، وكان غزا مع النبي صلى الله عليه وسلم ثنتي عشرة غزوة، (ح).حدثنا علي: حدثنا سفيان، عن الزهري، عن سعيد، عن أبي هريرة رضي الله عنه، عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (لا تشد الرحال إلا إلى ثلاثة مساجد: المسجد الحرام، ومسجد الرسول صلى الله عليه وسلم، ومسجد الأقصى).

 

[-1188-] Kazaa' şöyle demiştir: Ebu Said r.a.'den dört şey işittim. O şöyle dedi: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den işittim." Ebu Said, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte on iki gazaya katılmıştır.

 

 

[-1189-] Ebu Hureyre r.a.'den rivayet edildiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Ancak üç mescide (ziyaret maksadıyla) yolculuk yapılır: Mescid-i Haram, Mescid-i Resul (mescid-i nebevi) ve Mescid-i Aksa."

 

 

حدثنا عبد الله بن يوسف قال: أخبرنا مالك، عن زيد بن رباح، وعبيد الله بن أبي عبد الله الأغر، عن أبي هريرة رضي الله عنه: أن النبي صلى الله عليه وسلم قال:

 (صلاة في مسجدي هذا خير من ألف صلاة فيما سواه، إلا المسجد الحرام).

 

[-1190-] Ebu Hureyre r.a.'den rivayet edildiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Benim bu mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram dışındaki başka mescitlerde kılınan bin namaz'dan daha hayırlıdır."

 

 

AÇIKLAMA:     Buharî İlk hadiste yalnızca on iki gazayı rivayet etmekle yetinmiş, metinden herhangi bîr şey zikretmemiştir. Bundan sonraki Ebu Hüreyre hadisinde ise mescitlere yolculuk yapma konusunu rivayet etmiştir. Şarih Davudî Buharî'nin iki hadis senedini bu metin için zikrettiğini zannetmiştir. Oysa bu itiraza açıktır. Çünkü Buharî'nin belirttiği gibi Ebu Said hadisi dört şeyi içermektedir. Ebu Hüreyre hadisi yalnızca yolculuk konusunu içermektedir. Ancak Buharî hadisleri özetle vermeyi onayladığından, iki hadisin bir noktada birleştirilmesi mümkün­dür.

 

İbnü'r-Reşîd şöyle der: Ebu Said'den işitilen dört şeyden biri de, üç mescit­ten başkasına yolculuk yapılmayacağı konusudur. Buharî Ebu Said'in hadisini, Ebu Hüreyre'nin hadisi ile birleştiği noktaya kadar zikretmiş, ikisinin birleştiği noktada hadisi kesmiştir. O, böyle yaparak hadisi ezbere bilmeyen kişiyi hadis ezberlemenin önemi konusunda uyarmıştır. Üstelik bunun açıklamasını İhmal etmeden, daha sonra hadisin bütününü beşinci konu başlığı altında vermiştir.

 

Üç Mescid’den Başka Mescide Yolculuk Yapmak

 

"Yolculuk yapılmaz" sözü ile kasıt başka mescitlere yolculuk yapılmasını ya­saklamaktır. Tîbî şöyle demiştir: Bu ifade, açık olarak yasaklamaktan daha tesir­lidir. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem  bu sözü ile adeta şöyle söylemiş olmak­tadır: "Ziyaret amacı ile sadece bu mescidlere gidilebilir, çünkü buralarda ziyare­tin bu bölgelerle sınırlandırılmasını gerektiren durumlar bulunmaktadır." Bu yolculuğun deve, at, katır, eşek ile veya yürüyerek yapılması arasında bir fark yok­tur.

 

Mescid-i Haram'dan kasıt bütün harem bölgesidir. Diğer bir görüşe göre ise evler vb. gibi harem bölgede bulunan diğer yerlerin dışında yalnızca namaz kılınan bölümdür.

 

Mescid-i Aksa, Beytü'l-makdis'tir. Beytü'l-makdis'in yirmiye yakın ismi bu­lunmaktadır. Bunlardan bir kısmı; îliya, Beytül-makdis, Beytü'l-mukaddes ve Kudüs'tür.

 

Hadiste bu mescitlerin, peygamber mescitleri olması sebebiyle diğer mescit­lere üstünlüğü ve onlara karşı ayrıcalığı yer almaktadır. Çünkü birincisi insanla­rın (namaz kılarken yöneldikleri) kıblesi ve hac için gittikleri yerdir. İkincisi önce­ki ümmetlerin kıblesi idi. Üçüncüsü ise takva temeli üzerine bina edilmiştir.

 

Hayatta olan veya ölmüş olan salih kimseleri ziyaret etmek, teberrük kastıy­la faziletli yerlere gitmek ve oralarda namaz kılmak için yolculuk yapma konu­sunda ilim adamları arasında farklı yorumlar yapılmıştır

 

Şeyh Ebu Muhammed el-Cüveynî şöyle demiştir; Bu hadisin ilk anda anla­şılan anlamı esas alınarak, başka yerlere ibadet ve ziyaret maksadıyla yolculuk yapmak haram kabul edilir. Kadı Hüseyin de bu görüşü tercih ettiğine işaret etmiştir. Kadı İyaz ve bir grup alim de bu görüştedir. Sünen yazarların, [Ebu Davud, Tirmİzî, Nesaî, İbn Mace. (Mütercim.)] şu rivayeti de bunu göstermektedir: Basra el-Gıffarî Tur dağına yolculuk yapmış, Ebu Hüreyre bu hareketini yadırgayarak ona şöyle demiştir: "Sen yola çıkmadan önce sana yetişmiş olsaydım, sen yola çıkmazdın," Ebu Hüreyre bu hadisi delil getirerek onun hadisin genel anlamını esas aldığını göstermektedir.

 

Şafiîler'den İmamü'l-Harameyn ve diğer bazı alimlere göre sahih olan bu­nun haram olmamasıdır. Onlar yukarıdaki hadise birkaç şekilde cevap vermiş­lerdir. Bunlardan bazıları şöyledir:

 

Tam fazilet, yalnızca bu mescitlere yolculuk yapılması halinde söz konu­sudur. Diğer mescitler böyle olmamakla birlikte, onları ziyaret etmek caizdir. Ahmed İbn Hanbel'in bir rivayetinde şöyle denilmiştir: "Develerin yolculuğa çıkarılması uygun değildir..." Bu, haram kılma dışında kullanılması yaygın olan bir ifade tarzıdır.

 

İbn Battal şöyle demiştir: Buradaki yasak, bu üç mescid dışında başka bir mescitte namaz kılmayı adayan kimseye özgüdür. Çünkü bu adağı tutmak ge­rekli değildir.

 

Bundan kasıt yalnızca mescitlerin hükmüdür. İçinde namaz kılmak için bu üç mescitten başka mescide yolculuk yapılmaz. Mescitler dışında salih bir kimse­yi, bir yakını, arkadaşı ziyaret etmek, ilim öğrenmek, ticaret, gezi amacıyla yapı­lan yolculuklar bu hadisteki yasağın kapsamına girmez.

 

Üç Mescide Gitmeyi Adayan Kişinin Adağının Hükmü

 

Bu hadis, bu mescitlerden birine gitmeyi adayan kişiye bu adağın gerekli olduğuna delil getirilmiştir. İmam Malik, Ahmed İbn Hanbel, Şafiî, Buveytf ve Ebu İshak el-Mervezî bu görüşü kabul etmiştir. Ebu Hanife bunun mutlak olarak gerekli olmadığını söylemiştir. İmam Şafiî el-Ümm'de şöyle der: Diğer İki mesci­din aksine, hac ile ilgili İbadetler Mescid-i Harama özgü olduğu için, oraya git­meyi adayan kişinin bunu yerine getirmesi gerekli olur. Şafiî mezhebine mensup alimlerin destekledikleri görüş de budur,

 

İbnü'l-Münzir'e göre iki harem mescidine (Mescid-i Haram ve Mescid-i Ne-bevî'ye) gitme adağını yerine getirmek gereklidir. Mescid-i Aksa'ya gitmek ise gerekli değildir. O, Cabir'in rivayet ettiği şu hadisi görüşüne delil getirmiştir: Bir adam Nebi'e (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : "Allah sana Mekke'nin fethini nasip ederse Beyt-i Makdis'te namaz kılmayı adadım" dedi, Nebi (s.a.v.) o adam’a "Namazını burada kıl" buyurdu.

 

Îbnü't-Tîn şöyle demiştir: Şafiî aleyhine delil şudur: Medine mescidine ve Mescid-i Aksa'ya yolculuk yapmak ve oralarda namaz kılmak Allah'a yaklaştırıcı bir ibadettir. Dolayısıyla Mescid-i Haram'a gitmeyi adamak gibi, buralara gitme­yi adama durumunda da adak bağlayıcı olur.

 

Üç Mescit Dışındaki Mescitlere Gitmeyi Adamak

 

Bu hadis, bu üç mescit dışındaki yerlerde namaz kılmayı veya başka fiilleri adama durumunda bunun bağlayıcı olmadığına delil getirilmiştir. Çünkü diğer mescitlerin birbirine karşı üstünlüğü yoktur. Kişinin herhangi bir mescitte nama­zını kılması yeterlidir.

 

Nevevî şöyle demiştir: Leys'in bunu gerekli gördüğüne dair rivayet dışında bu konuda görüş ayrılığı yoktur. Hanbelîler'den bir rivayete göre yemin kefareti gerekir, adak yapılmış sayılmaz. Malikîler'den gelen rivayete göre ribat örneğin­de olduğu gibi gidilmesi adanan yere Özgü bir ibadet buiunursa adak gerekli olur, aksi takdirde gerekli olmaz. Malikîler'den Muhammed İbnü'l-Mesleme'den rivayet edildiğine göre Küba mescidine gitme adağı bağlayıcıdır. Çünkü, Nebi (s.a.v.) her cumartesi günü Küba mescidine giderdi.

 

Kirmanî şöyle demiştir: Bu konuda bizim devrimizde Şam beldelerinde pek çok tartışmalar yapılmış ve her iki görüşü savunan risaleler yazılmıştır.

 

Ben (İbn Hacer) derim ki: Kirmanî bu sözleri ile; Şeyh Takiyyüddin es-Sübkî ve diğer alimlerin, İbn Teymiyye'ye yaptığı reddi ve Hafız Şemsüddin İbn Abdülhadî ile diğer alimlerin İbn Teymiyye'yi desteklemesine işaret etmektedir. Bu tartışma bizim bulunduğumuz bölgede de meşhurdur. Özetle söylemek gere­kirse İbn Teymiyye'nin karşısında yer alanlar, İbn Teymiyye'nin, Nebi'in (s.a.v.) kabrini ziyaret etmek için yolculuk yapmanın haram olduğu görüşünü kabul ettiğini söyleyerek onun görüşünü çürütmek istemekte­dirler. Biz bunu reddediyoruz. Bu meselede her bir tarafın uzun açıklamaları bulunmaktadır. Bu, İbn Teymiyye'den nakledilen en çirkin ve tepki çeken konu­lardan biridir. Nebi'in kabrini ziyaret etmenin meşru olduğuna dair icma bulunduğu iddiasını reddetmek için getirilen delil, Malik'in "Hz. Peygam­ber'in kabrini ziyaret ettim" sözünü mekruh saymasıdır. Malikîler'den muhakkik alimler, İmam Malik'in bu sözü söylemeyi edeben mekruh saydığını söylemişler­dir. Kabrin ziyaret edilmesi ise aslında en faziletli amellerden, Yüce Allah'a yak­laştıran en önemli fiillerden olup, bunun meşru olduğu konusunda tartışma söz konusu olmaksızın icma bulunmaktadır.

 

Nevevî şöyle demiştir: Kişinin, sonradan Mescid-i Nebevî'ye katılan yerde değil bizzat Nebi'in namaz kıldığı yerde namaz kılma konusunda hırslı olması gerekir. Çünkü sevabın kat kat verilmesi onun mescidine özgüdür. Nite­kim Nebi bu sözünü "Mekke mescidi hariç" diyerek pekiştirmiştir. Çünkü o, Mekke'nin tümünü içermektedir. Hatta Nevevî bunun, bütün harem bölgesini kapsadığını söylemiştir.

 

Bu hadis, Mekke'nin Medine'den faziletli olduğuna delil olarak getirilmiştir. Çünkü mekanlar, oralarda yapılan ibadetin başka yerde yapılan İbadete üstün gelmesi ile başkasına üstün olur.